Sualtı avcılığı yarışma değildir.
Spor ve zevk için yapılır.
Yoksa ölürsün!
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
MALZEME SEÇİMİ:
MASKE ve SNORKEL
Üretici firmalar, doğal olarak satışlarını arttırmayı hedefledikleri için çok
çeşitli form ve renkte malzeme üretirler. Sualtı avcılığı için maske alırken
dikkat edilmesi gereken bir kaç kural var;
- Maske etekleri yumuşak ve koyu opak renklerde tercihen siyah silikondan
yapılmış olmalıdır.
- En iyi maske yüzünüze iyi oturan maskedir, bu nedenle maske almaya kendiniz
gidin.
- Maske satın alırken, deneyin. Bunun için, gözlerinizi kapatın ve yüzünüzü
biraz buruşturun. Maskeyi iki yanından tutarak yüzünüze oturtun ve gözlerinizi
açıp yüzünüzü normal hale getirin. Kayışı takmayın. Burnunuzdan biraz hava
çekerek, maske içine vakum oluşturun. Maske düşmüyorsa, yani içerdeki vakum
kendini muhafaza ediyorsa, yüzünüze uyuyor demektir. Maskelerin iç hacimleri
farklıdır. Avlanma tekniği ve derinliğine göre değişir. 10 metreye kadar sığ
avlar yapıyorsanız standart hacimli av maskeler uygun olur. 20 metrelerde
avlanıyorsanız, daha küçük hacimli maskeler kullanmanın, eşitleme yaparken az
hava harcanması açısından faydası var.
Snorkel seçimi zor değil. Maps ile boru arasına hava tahliyesine yarayan valfler,
esnek parçalar vs. konmakta. Sualtı avcılığında bu tür snorkeller kesinlikle
kullanılmaz. Dışarı verdiğiniz hava ne kadar az kıvrımdan geçer ve ne kadar az
yol kat ederse o kadar az ölü bölgede barınır. Nefes alırken ölü bölgelerde
kalan atık havayı tekrar içinize çektiğinizi unutmayın. Kısaca en basit snorkel
en iyisidir. 30 cm boy ve 2,5 cm çap iyi iş görür. Snorkelin, özellikle yumuşak
ve siyah malzemeden yapılmış olmasına dikkat edin. Taş altında avlanırken,
borunun ucu etrafa takılabilir. Eğer malzeme sert ise, maskenizi yüzünüzden
itecektir.
Yeni maske camı hemen buğulanır. Buna neden üretim sırasında kullanılan cila ve
silikon yağının cama bulaşmasıdır. Temizlemenin en kolay yolu, iç kısma bir
miktar diş macunu sürerek üşenmeden beş on dakika parmağınızla ovmaktır. İyice
duruladıktan sonra bu işlemi bir kez daha tekrar edin sorun kalmaz. Bu
işlemleri, yeni aldığınız maskeye bir kez uygulayın. Buğu giderici spreyler de
iş görür ancak her zaman yanınızda bulunması, hiç bitmemesi gibi şartlar
gerekiyor.
Maske konusunda çok seçenek var, marka önermeyi pek doğru bulmuyorum ancak
snorkel için Beuchat' nın siyah Activa' sı her açıdan mükemmel bir snorkeldir.
Çok belirgin olduğu için, değinmeden geçemedim.
MASKE EŞİTLEMEK
Maske eşitleme, gerektiği kadar önemsenmeyen ve bu
nedenle de, hakkında bilgi edinme ihtiyacı duyulmamış bir konudur.
Maskenin kaç metreye dayandığı veya maske camının basınca dayanıklı olup
olmadığı gibi genellikle karşılaşılan çok yanlış sorular, basit bir fizik
kuralından kaynaklanan maske baskısı probleminin iyi anlaşılamadığını veya çok
farklı bir şekilde algılandığını gösteriyor.
Konunun iyi anlaşılabilmesi için, öncelikle, basınç altında gazların davranış
biçimlerine göz atalım:
Deniz seviyesinde atmosfer basıncı 1 bar dır. Suyun, havaya oranla çok daha
yoğun olması nedeni ile, sualtına inmeye başladığınız zaman, dış basınçta oluşan
artış hemen hissedilir. Bu artış her 10 metre için 1 bardır, satıhta 1 bar olan
basınç, 10 metreye indiğiniz zaman 2 bara çıkar.
Dış basıncın artması, içinde hava barındıran tüm elemanların içlerindeki hava
miktarının ve basıncın da değişmesine neden olur. Daha kolay anlaşılabilmesi
için bir örnek verelim. Bir balonun içine deniz seviyesinde iken 1 litre hava
dolduralım, bu balonu 10 metreye indirdiğimiz zaman, balonun içindeki hava ½
litreye inecektir. Mariotte kanununa göre, balonun içindeki havanın hacmi yarıya
inerken diğer taraftan basıncı da aynı oranda artar.
Gelelim, maskemizde bu kanunun nasıl çalıştığına;
Sualtında çıplak gözle net görebilmek için su ile gözlerimiz arasında hava
olması gerekir, bu hava odacığını maskemiz ile oluştururuz. Satıhta dış basınç 1
atmosferdir. Maskemiz yüzümüze tam oturduğu zaman, içinde hapsolan havanın da
basıncı tabi ki 1 atmosfer olacaktır. Bu durumda, kayışları iyi ayarlanmış ve
yüzümüze uyan bir maske, satıhta iken hiç bir rahatsızlık vermez. Ancak sualtına
inmeye başladığımız zaman, sorun başlar. Dış basınç artmaya başlaması ile
maskenin içindeki hava takviye edilmediği için suya daldırdığınız balonun
küçülmesi gibi maskede küçülmek ister, sonuçta yüzünüze baskı yapmaya başlar,
derinlik arttıkça baskı da artar ve acı vermeye başlar. Burnunuzdan biraz hava
vermek gibi çok basit bir işlemle bu sıkıntılı durumdan kurtuluruz.
Maskenin yüze uyguladığı baskı çok sıkıntı vericidir ve giderildiği zaman
mükemmel bir konfor duygusu yaratır.
Maske eşitlemenin en kolay yolu, kulak eşitledikten sonra ağzımızın gerisinde
oluşturduğumuz basıncı bırakmadan, parmaklarımızı burnumuzdan çekerek bir miktar
havanın, burnumuzdan maskenin içine gitmesini sağlamaktır. Fazla hava verirseniz
sorun olmaz, bu fazlalık, maskenin kenarından çıkar. Ancak kullandığınız havanın
ciğerlerdeki sermayeden kullanıldığını düşünürseniz ekonomik davranmak için
gerektiği kadar hava kullanmakta fayda vardır.
Maske eşitlemeyi, kulak eşitlemenin bir devamı gibi uygulayın. Kulak eşitleme
ihtiyacı oluştuğu zaman, maskenin de eşitlenmeye ihtiyacı var demektir. Bu
hareket zaman içinde alışkanlık haline gelmeli ve farkında olmadan bir refleks
oluşturmalıdır. Tecrübenin artması ile zor gibi görünen bu işlem bir kaç
denemeden sonra çok kolaylaşır.
LASTİKLİ TÜFEKLER:
Alüminyum , karbon , kevlar veya cam yünlü polyesterden yapılmış belirli çap ve
boyda bir boru , metal ve plastik malzemeden kabza ve tetik mekanizması ile
diğer uçtaki kafa kısmından oluşur . Kafa kısmında lastiklerin vidalanabilmesi
için iki adet dişli yuva vardır .
Bu yuvalara takılan özel lastikler diğer uçlarından çelik ve plastikten yapılan
bir parça ile birleştirilir .
Tüfeğe yerleştirilen şiş tetik mekanizmasına takıldıktan sonra lastikler gerilir
ve Palamut, şiş üzerindeki birinci veya ikinci çentiğe takılarak tüfek kurulur .
Mümkün olan en az kuvveti harcayarak tüfeğin nasıl kurulacağını ilerde göreceğiz
.
Lastikli tüfeklerde, tüfek boyu, lastik uzunluğu ve çapı, şiş uzunluğu, çapı ve
alaşımı, palamut boyu ve yapısı, şiş bağlama ipi ve bağlantı elemanları gibi
parametreler atış kalitesini doğrudan etkiler. Bu parametreler arasındaki
oranların doğru ve hassas olarak ayarlanması gerekiyor.
Atış sonuçlarındaki başarısızlıkların büyük kısmı, bu konunun yeterince
anlaşılamaması ve ciddiye alınmamasından kaynaklanmaktadır.
Lastikli tüfeklerin optimum verimle kullanılabilmesi konusunu iki başlık altında
incelemek gerekir;
1 TÜFEK SEÇİMİ
2 ŞİŞ BALİSTİĞİ
1 TÜFEK SEÇİMİ
Tüfek seçimi yaparken, dikkat edilmesi gerekenleri gözden geçirelim
ŞİŞ,
Paslanmaz çelik malzemeden ve cm2 ye 190 kg minimum yüke dayanacak kalitede
olmalıdır.
Çapı, yapılacak ava göre 6 ile 7 mm arasında seçilebilir. uzunluğu, tüfeğe
takıldıktan sonra 25 cm kadar dışarı çıkmalıdır. vidalı uçlar yerine
sivriltilmiş monoblok şişleri tercih edin. Kelebek, taş altı avı için kısa, açık
su avı için uzun olmalı ve 65 derece ile açılmalıdır.
GÖVDE,
100cm altındaki boylar için alüminyum alaşımlı, daha uzun tüfekler için,
hafifliği nedeni ile karbon kevlar olmalıdır. Önemli bir konu tüfeğin, şiş
takılı değilken yüzer olmasıdır. Atıştan sonra elinizden bıraktığınız tüfek aşağı
iniyorsa, problem yaşarsınız.
LASTİK ÇAPLARI,
Yapılacak ava göre seçilmelidir. Bu konuyu şiş balistiğini incelerken ele
alacağız.
Gücün arttırılması için boy kısaltılabilir veya çift lastik kullanılabilir.
PALAMUT
Seçimi yaparken, mafsallı olanları tercih edin. Tel palamutlar çabuk kırılırlar.
Kafanın içindeki uçların, somunlu ve pullu olmaları gerkir. Sadece pul varsa,
yırtılma riski vardır. Palamutların faklı uzunluklarda üretilmeleri, lastik
boyunun hassa olarak ayarlanması için bir avantajdır.
İP
Monofilament naylon kullanın ve bakır kleps ile bağlayın.
TETİK MEKANİZMASI
Kasa içinde ve değişebilir olmalıdır. Günümüz markaları, genelde iki istinat
seçenekli kabzalar üretmektedir. Tetiğin, en küçük temasla boşalması problem
yaratır, aynı şekilde, aşırı istinat payı da, vakit ve hedef kaybettirecektir.
Eldivenli parmağın temas hassasiyeti daha azdır. Bu nedenle, tetiğin
hissedilecek kadar sert olması, ancak, çekilirken, tüfeğin yönünü saptırmayacak
kadar da yumuşak olması gerekir..
2 ŞİŞ BALİSTİĞİ
Tetik çekildikten sonra, lastik tarafından hareketlendirilen şişin,
davranışıdır. Şiş Menzilini, su içinde üç ana faktör belirler:
ŞİŞ AĞIRLIĞI
Üretildiği malzeme, uzunluk ve kalınlıkla doğru orantılıdır.
SÜRTÜNME KATSAYISI
Sürtünme Katsayısını, çap ve hidrodinami belirler. örneğin, incelerek sivrilen
uç, ani sivrilen uca oranla daha hidrodinamiktir. Aynı şekilde, kalınlık
arttıkça, şiş yüzeyi ve sürtünme de artacaktır.
GÜÇ
Güç şişin tüfeği terk ettiği anda yüklendiği enerjidir ve lastik boyu ile çapına
bağlıdır.
Sonuç olarak, şiş menzilini arttırmak için, yüksek enerji aktarabilecek lastik
ve ağır fakat sürtünme katsayısı düşük hidrodinamik şişler kullanmak gerekiyor.
Genellikle yapılan iki hata şiş menzilini ve enerjisini negatif etkiler . karbon
veya titanyumdan imal edilmiş, hafif ve kalın şişler kesinlikle uzağa gitmez.
Önerilen boydan daha uzun lastikler şemada görüldüğü gibi şişi daha kısa iter.
Lastik ne kadar uzun ise, gerili uzunluğundan, serbest uzunluğuna da, o kadar
kısa mesafede gelecektir.
Örneklersek,
20 cm uzunluğunda lastik 1. çentiğe gerili iken 50 cm uzuyorsa, 26 cm lik lastik
44 cm uzayacaktır.
Bu lastiğin şişi çekiş uzunluğu, kısa olana göre 6 cm önce tamamlanmış
olacaktır.
Şiş menzili konusunda doğru seçimlerle ortalama olarak aşağıdaki değerlere
ulaşmanız gerekir ;
90 cm TÜFEK İLE 3,90 m
100 cm TÜFEK İLE 4,35 m
115 cm TÜFEK İLE 5,00 m
Bu mesafelere yapılan atışların su içindeki uçuş yolları düze yakın bir parabol
çizmelidir.
Teknik verilerin yanında, pratik olarak hesaba katılması gereken önemli nokta,
tüfeği kurabilmek için önce lastikleri yakalamak gerektiğidir. Kol boyunuz
lastiğe ulaşamıyorsa, bu kadar hesabın bir anlamı kalmaz. Öncelikle doğru lastik
boyu ile kurabileceğiniz en uzun tüfeği belirleyin, 110 cm lik tüfeğin
lastiklerine ulaşamıyorsanız, lastik boyunu uzatmak yerine tüfeği kısaltın. Aynı
atış gücünü 2. çentik sağlayacaktır.
Şiş balistiği ikincil parametreler tarafından da etkilenir. Amaç, uçuş yolunun
nişan alınan hat üzerinde gerçekleşmesi olduğuna göre, sapma sebeplerine göz
atalım ;
Şişteki en küçük eğrilikler yön saptırır. Aynı şekilde yukarıda belirtilen
tüfek/şiş uzunluk oranlarının doğru seçilmesi gerekiyor.
Aşırı güçlü lastiklere oranla ince şiş kullanmak
Tam kapanmayan veya eğrilmiş kelebekler
Kaygan olmayan ve su tutan ipler ve düğümler (monofilament naylon ip ve kıstırma
klips bağlantı elemanları kullanın.)
Kafadaki çıkış deliğinin kırık, yıpranmış veya tüfek aksından kaymış olması
(Nişan alırken, görüşün kapanmaması için dizayn edilen tüfek kafalarında, lastik
yuvaları, mafsallıdır ve şiş çizgisinin altında kalır. Van ecke veya Sporasub
Sniper kafalar iyi sonuç veriyor)
Kötü bir parallaks
Çok sert bir tetik
Aşırı sert lastikler (Lastiklerin çok kalın ve sert olması, şişin titremesine
neden olur, şiş tüfeği terk ederken bu vibrasyon yönünü de saptıracaktır.
Dessault megaton veya çift lastiklerde karşımıza çıkan sorun budur. Esnek ve
yumuşak lastikler en uygun olanlarıdır. Tetik çekildikten sonra şişi daha uzun
süre çekerler.
Lastiklerin tüfek kafasına ve palamuta monte edilebilmeleri için uçlarında,
plastik veya metalden yapılmış dişli parçalar bulunur.
Bu parçaların lastiğe montajı oldukça zordur. Gerilerek inceltilen lastik,
sabitlendikten sonra, dişli parça üzerine geçirilerek, içine konan bir çelik
bilye ile sıkıştırılır. Bazı lastik üreticileri, bu işlemi kolaylaştırabilmek
için, lastiğin uç kısımlarını konik olarak traşlarlar ve dişli parçanın lastiğe
geçirilmesini kolaylaştırırlar, ancak, yanlış bir uygulamadır. Bu noktalardan
zayıflayan lastik çabuk yıpranır ve kopar. Lastik satın alırken, uç kısımları
biraz esneterek, dişli parçaların altlarını kontrol edin. Traşlanmış olup
olmadıklarını görebilirsiniz. Traşlanmamış lastik kullanmayı tercih edin.
Picasso ' nun yeni nesil lastikleri bu kaliteye iyi örnektir ve mükemmel sonuç
vermektedir.
16 mm valentin sarı lateks lastikler en iyisidir, ancak güçleri azdır. Ağır şiş
çabuk düşecektir. Lastik gücü ile şiş ağırlığı oranını doğru ayarlamak
gerekiyor. 20 mm megabooster sarı lateks, 20 mm valentin, denenmesi
gereken yeni ürünlerdir.
Sonuç olarak, şiş titremiyor ve düzgün, lastikler doğru seçilmiş , tüfek gövdesi
sağlam yapıda, tüfek / şiş uzunlukları orantılı ise, atışınız gördüğü yeri
bulacaktır.
Lastikli tüfeklerin kullanımı ve yapılacak ava göre seçimi önemlidir .
Genel ortalama değerlere göre oluşturduğumuz aşağıdaki tablo seçim için fikir
verecektir.
Tabloyu incelediğiniz zaman , su altı avcılığı için bir kaç farklı boyda tüfeğin
gerektiğini
Göreceksiniz .teknoloji henüz bu probleme çözüm bulamamıştır .
Tüfek boyu ava göre belirlenir, ancak vücut yapınızı ve kol boyunuzu da dikkate
alın ,
Agaşon avı için ortalama tüfek boyu 100 cm olmasına rağmen bu boyda bir tüfeği
kuramıyorsanız 90 cm de iş görecektir , kol gücü ile orantılı olarak da farklı
lastik kalınlıkları seçebilirsiniz .
Bu seçimi yaparken avlanacağınız bölgeleri de dikkate alın . Bazı dip
yapılarında , mağara ve çatlaklar uzun tüfek kullanmanıza engel değildir , bu
size avantaj getirir , aynı tüfekle hem taş altı , hem de agaşon veya kule avı
yapabilirsiniz .
Taş altı veya mendirek avı yaparken, balığın taşa yakın durması kelebeğin
açılmama riskini doğurur. Balığı geçen şiş, kelebek açılamadan taşa isabet
ederse, kapalı kelebek ile, girdiği yerden geri çıkar, balığınızı kaçırırsınız .
Bunun için, şişin ucunu kısaltarak tekrar sivri hale getirin.
Kısa tüfeklerinize bu şişleri bağlarsanız, elinizin altında hazır olurlar.
Bağlama ipi olarak, örme veya naylon ip kullanabilirsiniz . Örme iplerin
bağlanmaları kolaydır. Kafa kısmına kasalı düğümle, şişe ise, arkasındaki
delikten geçirdikten sonra stop düğümü ile bağlayabilirsiniz .
Bunun yanında dezavantajları vardır . Keskin kenarlar ve taşlar , çabuk
aşınmalarına sebep olur su tutarlar ve bu yüzden su içinde kaymazlar , hız ve
güç kaybedersiniz .
Yumuşak oldukları için etrafa dolanırlar ve tüfeğin kurulması esnasında , güçlük
çıkarırlar .
Monofilament naylon ipler ise çok daha sağlamdır . Hidrodinamiktirler , şişle
birlikte kolaylıkla kafadan geçerler, sert ve esnek yapıları , tüfeğinizi
kurarken size yardımcı olur .
Naylon iplerin bağlanmaları için özel yapılmış bakır parçalar gereklidir .
Kesiti açık bir sekiz biçiminde 1 cm uzunluğunda ince boru şeklinde olan bu
klipsler , şekilde görüldüğü gibi geçirildikten sonra pense ile ezilerek naylon
ipi sabitlerler .
Malzeme satın alırken , klips ve bir miktar naylon ip almayı ihmal etmeyin .
Naylon ipi , tüfeğin kafa kısmına kısa bir iple bağlayın , böylece , naylon ipi
kesmeden
Şiş değiştirebilirsiniz .
Yanınızda muhakkak ipe bağlı hazır durumda yedek şiş bulundurun
TAŞ ALTI AVCILIĞI:
Su altı dünyası, çok farklı dip yapıları sunar. Bu
farklılıklar, kumluk düz zeminlerden başlar, bitkilerin yayıldığı çayırları ve,
çeşitli kalker ve koral oluşumların zaman içinde birikerek oluşturduğu katman ve
labirentleri içine alır, yer sarsıntıları ve çökmeler sonucu meydana gelen
çatlak ve plakalıklar ile, kıyılara yakın doğal dökme taşlıklar ile bir bütün
oluşturur.
Bir çok tür, bu yapılarda yaşamlarını sürdürürler. Konumuzla ilgili olanların
çoğunluğu, yerli balıklardır. Orfoz ve gelincik gibi bazı türler, seçtikleri,
kovuk, çatlak ve mağaralarda yuvalanır ve genellikle uzun dönemler yuvalarını.
değiştirmezler. Özellikle orfoz, yuva seçerken, iyi havalanan, birkaç girişi
olan yerleri tercih eder.
Bu grubun dışında, karagöz ve eşkine gibi yaşamlarını yani beslenme ve
üremelerini taşlık bölgelerde sürdüren, ancak belirli dönemlerde göç eden
cinsler de vardır.
Av tekniğini bu parametreler belirleyeceğine göre, yer seçimi ile avlanma
malzeme ve şekillerini sırası ile inceleyelim.
Bölge ve av yeri seçimi:
Konumuz taş altı avcılığı olduğuna göre, av merasını
seçerken taşlık bölgeleri dikkate alacağız. Kıyı şeridinde avlanacaksanız, kıyı
profili size fikir verir. Genellikle, kıyı yapısı, su altında da devam eder.
Kumluk ve yatay bir sahil, büyük ihtimalle aynı su altı yapısına sahiptir.
Kayalıkların ve taşlık yamaçların denize dik indiği yerlerde derinliğin birden
arttığı, ağırlıklı döküntü taşlık bir dip yapısı olacaktır. Tekne ile avlanma
imkanınız varsa, açıkta sığlıklar ve plakalıklar arayın. Bunun için, sounder
kullanabileceğiniz gibi, etrafınızdan bilgi toplamakta önemlidir.
Yemli olta balıkçılığı yapanlar genellikle taşlık bölgelerde avlanırlar,
derinliği konusunda bilgi edinirseniz, verimli bölgelere rastlayabilirsiniz. Bu
örnekleri çoğaltmak mümkün, bölge seçimi, biraz da bilgi toplama becerinize
dayanıyor.
Tahmini yer belirledikten ve suya girdikten sonra, ilk yapacağımız, genel bir
gözlem olmalıdır. Bunun sonucunda o bölgenin verimli olup olamayacağını tahmin
ederiz. Eğer, uygun derinlikte taşlık bir bölgede isek yer seçimiz doğrudur. Bu
noktadan sonra, taş altı avcılığının temel parametrelerinden biri olan " balığı
bulabilmek " becerisi devreye girer. Bütün av tekniklerinde balığı bulmak
önemlidir. Türlere, av şekillerine, dip ve deniz yapısına,
iklim ve gün saatlerine göre, balığı bulmak çok değişkenli bir denklem
oluşturur. Buna rağmen, tecrübeler belirli kurallar oluşturmuştur.
Taşaltı avcılığında, balığı bulabilmek için, öncelikle " canlı taş " ları bulmak
gerekir. Bu deyimi açıklamak için belirli parametreler vardır ;
Bazı taşlar diğerlerine oranla daha yeşildir. Üzerlerinde çok çeşitli bitki
barındırmaları canlılık belirtisidir.
Gri ve beyaz taşlar genellikle boştur, ancak, karagöz gibi açıkta gezen
balıklar, stres altına girdiklerinde en yakın taş altına sığınacaklardır. Bu
gibi istisnalar haricinde, pek vakit kaybetmeyin.
Son 10 senede, özellikle yerli balıkların davranış biçimleri oldukça değişti.
Büyük ve derin mağaralar, geniş ağızlı taşlar genellikle boş çıkıyor. Aksine,
hiç tahmin etmeyeceğiniz, yatay ve dar girişli, dip taşları, ilginç sürprizler
yapmakta.
Aynı taş yapısına sahip bir merada, bazı taşların etrafında, diğerlerine oranla,
belirli cinslerde küçük balıkların oynaştığını görürsünüz. Büyük ihtimalle, daha
irilerini içeride bulacaksınız.
Girişi ve içi, çok yosunlu, az ışık alan ve az havalanan taşları atlayın.
Bu örnekler, her yeni dalışınızda, deneyimlerinizle birlikte artacaktır.
Malzemeler:
Taş altı avcılığı için, öncelikle tüfek boyu seçimi
yapmalıyız. Genel bilgi için tüfeklerle ilgili yazımda, oran tablosuna
bakabilirsiniz. Çok dar ve zor taşlar için 50 cm, dar plakalar ve nispeten geniş
taşlar için 60 cm. tüfek boyu uygundur.
Geniş plakalıklar çoğunlukta ise 75 cm. tüfek kullanmak açıktaki balığı da vurma
şansı getirir. Kısa kelebekli 6.5 mm şiş kullanın. Avınız taşa çok yakın
durabilir. Bu pozisyonda, şiş balığı geçtikten hemen sonra taşa çarpacaktır.
Büyük ihtimalle, kelebek açılamadan geri seker. Bu gibi tatsız durumlarda
kalmamak için, şiş ucunu olabildiğince kısaltın ve tekrar sivriltin. Lastiklere
gelince, yakın atış nedeni ile, fazla güce ihtiyaç yoktur. 16 mm çap iş görür,
ancak, orfoz gibi kalın ve kemikli avlar için çapı 18 mm, ye çıkarın.
Taş altında avlanmak her zaman sürprizlere açıktır. Bu sürprizler sevindirici
olabilir. Ancak şişin takılması veya saplanması yahut vurulan balığın,
çıkarılamaması gibi tatsız da olabilirler. Yanınızda doğru malzeme varsa, her
zaman bir çare üretilebilir. Öncelikle, kemerinizde, şiş kakıcı taşıyın. Avuç
içine oturan ve T biçiminde olan paslanmaz malzemeden yapılmıştır. Ucundaki
kıvrık bölümde, şişin arkasındaki tetik oyuğunu içine alacak ölçüde bir yarık
vardır. Şişi kurtarmanın en kolay yolu, ekseni etrafında yarım tur çevirmektir,
ancak eldiven veya çıplak elle bunu yapmak zor olur. Bu küçük malzeme ile
şişinizi kurtarabilirsiniz.
Orfoz avında, en çok başımıza gelen, dışarı almaktaki güçlüktür. Atışınız doğru
yere yapılmışsa, problemler azalır, ama her zaman bu imkan olmuyor. Balık
kendini sıkıştırdı ise, öncelikle ikinci bazen üçüncü atışlar yaparak öldürmek
gerekir. Bunun için, kelebeksiz şiş kullanın. Aynı tüfekle bir çok atış
yapabilirsiniz.
Orfoz avı yapacağınızı önceden belirleyebiliyorsanız, yanınızda makara ve orfoz
şamandırası bulundurun.
Avınız sıkışmış ise, makara ipini sağarak yukarı çıktıktan sonra, küçük bir
şamandırayı, tüfeğinizin palamuduna bağlayın. Bunu yaparken dikkat edilmesi
gereken, şamandıranın satıhtan 1 mt aşağıya bağlanmasıdır.
Böylece , ip sürekli gerginliğini korur ve balık yuvasında daha derine gidemez.
Daha sonra, birkaç sağlam atış ile avınızı öldürün. Dışarı almakta zorluk
çekiyorsanız, ganço ( kakıç ) kullanmanız gerekiyor.
Vurduğunuz avı, yaralı kaçıp sığınsa bile ele geçirmek için muhakkak uğraşın.
İyi bir su altı avcısı olmanın ilkelerinden biri de budur.
Teknik incelikler
Diğer bütün tekniklerde olduğu gibi, sessizliğin ve su içinde hareket etmenin
önemini bir daha vurgulamak isterim.
Yarım kuleler ve keşif dalışları ile belirlediğiniz potansiyel taşlara inerken
çok sessiz olun. Taşların içi, genellikle dışarıya oranla daha karanlıktır.
Gözünüzün alışması zaman alabilir. Öncelikle, satıhta iken, güneşe veya
gökyüzüne bakmayın. İnişiniz esnasında, kısa aralıklarla gözlerinizi
kapatırsanız, uyum sağlamaları daha kolay olur. Bu işlemi, dibe vardıktan sonra
taşa tutunurken de kısa bir an yapabilirsiniz.
Her zaman, taşın ağzına, geriden yaklaşın. Önden gelirseniz, avınız sizi önceden
fark eder. Taşa vardığınız zaman paletlerinizi iki yana açarak düşüşünüzü
frenleyin ve boşta kalan elinizle, tutunun.
Taşın içine baş aşağı pozisyonda iken bakmaya çalışın, biraz rahatsızlık verse
de, zamanla alışmanız gerekiyor.
Eğer taşa doğal yüzme pozisyonunda yaklaşırsanız, vücudunuzun bütünü veya büyük
bir bölümü içeriden görünür.
Dipteki taşlara ise başka türlü bakma şansınız da zaten pek yoktur.
Balıkların çoğu ışığa duyarlıdırlar, içeri bakarken, taşın ağzı bir miktar
kapanacağı için, içeri giren ışıkta değişmeler olur ve balık hemen tepki
verebilir. Çok ağır hareket edin. Fener kullanmak gerekirse, direkt içeri tutmak
yerine, önceden yakın ve ışığını parmaklarınızla frenleyerek ve mümkün olduğu
kadar azını kullanın.
Doğal yapıya uymayan her nesne balığı ürkütür. Buna, şiş ucu ve kelebek de
dahil. Tüfeğinizi kesinlikle başınızdan ilerde tutmayın ve taşın içine önceden
sokmayın. Bunu yapmak avınıza, gelişinizi ve " iyi niyetlerinizi " önceden
belirtir. Tüfeğinizi, kabzasından ters tutun, öyle ki, tetiği baş parmağınızla
çekme durumunda olasınız. Kolunuzu yana açarsanız, şişin ucu maskeniz hizasını
geçmez.
Gelişigüzel atış yapmak son derece yanlıştır ve büyük ihtimalle, ucu yamuk boş
bir şişle yukarı çıkarsınız.
Yaraladığınız balık yırtıp kaçabilir ve beraberinde diğerlerinin de
paniklemesine neden olur. En iyi ihtimalle kovuğun içinde daha derinlere giderek
sıkışacaktır. Hepsi problem demektir.
Bu durumlara düşmemek için, iyi görmediğiniz yere atmayın. Bu açıklama atış
yaparken ağır davranmak anlamına gelmez, pozisyonun doğruluğundan ve vuruş
noktasının hayati bölgeleri kapsadığını gördüğünüz an tetiği çekin, her zaman
daha iyi pozisyonu beklemek mümkün ancak, fazla beklerseniz kaçırırsınız.
Bir karaltı, küçük bir kuyruk hareketi, parlayan bir yüzgeç, tatsız sürprizlere
neden olabilir.
Öncelikle avınızı tanıyın. Örneğin ilk bakışta, içerisi de biraz karanlık ise
mığrı, gelinciği andırır.
Avınızı gördünüz,görüş iyi, pozisyonunuz doğru, küçük bir bilek hareketi ile
tüfeğin yönünü ayarladınız, avınız size atış süresi bırakıyorsa, tetiği
kararlılıkla çekin.
Tüfeği elinizden attınız, ( bu arada, tüfeğin şiş yokken yüzer olması
gerektiğini de hatırlatalım ), şişin ucunda balık varsa, hemen almakla sonraya
bırakmak arasında seçim yapmanız gerekiyor.
- Öncelikle, kendinizi dinleyin. Oksijen tüketimi ve dipte
geçirdiğiniz süreye orantılı olarak, limitleriniz dahilinde zamanınız varsa,
avınız da kolayda ise çıkarabilirsiniz. Şişi tutun ve hafifçe ileri iterken
çeyrek tur çevirerek geri çekin. Eğer bir takılma varsa ve şiş kesinlikle
gelmiyorsa zorlamayın.
- Bu durumda, yukarı çıkın ve dinlenin. Avınız büyük olabilir,
özellikle de orfoz söz konusu olduğunda, bazı önlemler almanız gerekiyor.
Makaranız varsa, gergin sağarak yukarı çıkın ve şamandıra bağlayın. Bu
malzemeler yoksa, şiş ipini, taşın etrafına sararak tüfeğinizi bırakmaktan başka
çare kalmaz. Yüzeyde iyice dinlenip gevşedikten sonra, tekrar inin ve avınızı
çıkarın.
Şiş ucundaki balığa ulaştıktan sonra, sağlama almanız gerekir. Küçük balıkları,
baş ve solungaç altından tutabilirsiniz, orfozu, baş ve işaret parmaklarınızı
bir pense gibi kullanarak, gözlerinden yakalayın, solungaç kapakları çok
kuvvetli olduğu için, altlarına elinizi sokmayın.
Birkaç sebepten dolayı balığı hemen öldürün, bu konuyu ayrı bir başlık altında
göreceğiz.
Vurduğunuz avı bırakmamaya özen gösterin.
Taş altı tekniği, su altı avcılığı sporunun en ağır ve zor
olanıdır. Açık su avında, karşınıza aniden de çıksa,
avınızı görme ve tanıma fırsatınız vardır. Oysa, taş altına bakmadan içeride ne
olabileceğini ancak tahmin edebilirsiniz.
Beklemediğiniz durumlarla karşılaşmak olasıdır. Bu yüzden, en çok adrenalinin de
taş altında olduğunu söyleyebilirim.
Her zaman hatırlamanız gereken birkaç nokta risklerinizi azaltır.
Limitlerinizi iyi bilin ve onlara saygı gösterin.
Tükenmeye başladığınızı hissettiğiniz anda, her şeyi bırakıp çıkın, alınamayan
balık için son bir deneme daha yapmak, oldukça büyük problemlere neden olmuştur.
Neye tetik çektiğinize dikkat edin.
Doğru ve bakımlı malzeme kullanın.
Not: Tüm yazı Sn. Jak BOENO' ya aittir.
Daha fazla bilgi edinmek için Jak BOENO'nun SUALTI AVCILIĞI kitabını satın alabilirsiniz.
AĞIRLIK HESABI